1967 Erzincan doğumlu olan METE SERTBAŞ,İstanbul Üsküdar Acıbadem Mahalle Muhtarlığı görevini yürütmekteydi. Ta ki 15 Temmuz 2016 da şehit düştüğü ana kadar.
Hani kelimeler biter ya bazen, sözcükler yetmez ya, dilin bir önemi kalmaz.İşte öyle bir şey.Susuyoruz yutkunuyoruz, sözcükler boğazımızda düğümleniyor.Düşünün, bir muhtar mahallesi için daha ne yapabilirdi ki? Birlikte yaşadığı insanların güvenliği için tek başına ne kadar sorumlu olabilirdi ki?Zamanında birilerinin bu ülkede muhtar diyerek kendilerince aşağılamaya çalıştığı insanlar vardı. Mete SERTBAŞo muhtarlardan biriydi ve bir muhtarın görev ve sorumluluklarının çok ötesinde bir kahramandı;15 Temmuz Şanlı direnişinin ölümsüz şehitlerinden biriydi, Muhtar Mete SERTBAŞ.
Acıbadem Mahallesi Muhtarı Şehit Mete SERTBAŞ darbeci katillere karşı tek başınaydı. Hainlerle karşı karşıya geldi. Muhtar sözle ikna etmek istiyordu karşısındaki darbeci yüzbaşını.Ama olmadı,hainler onu dinlemedi ya da anlamak istemediler, sözleri ağır gelmişti Mete SERTBAŞ’ın. Çünkü anlamadıkları bir dilden konuşuyordu; insanlığın kardeşliğin dilinden sesleniyordu.Selamla çıkmıştı yola.Darbecinin bile geleceğini düşünen bir selamla.“Kendini,hayatını yakma,sana üniformayı, bu silahı veren halka ateş etme.Gel, bırak silahını, vazgeç...”diyordu. Aslında anlayana kurşun gibi sözlerdi bunlar.O puslu havada bir hayat dersi vermişti aslında.Gözü dönmüş hainlerin hiç anlamadıkları ve anlamayacaklarıbir şeydi bu ve sonrası kapkaranlık kahredici bir an... Kimse anlayamadı. Elinde hiçbir şey olmayan, sadece sözle ikna etmeye çalışan bir muhtardan ne isteyebilirdiler? Sözden, kelamdan bu kadar nasıl korkulurdu ki?Korktular muhtarımızdan ve tek SERTBAŞ´tan korktular, anlatacaklarına tahammül edemediler. Muhtarı, muhtarımızı orada katlettiler.
Mahallelinin hafızasında sayısızhatıraları var Şehit Muhtarlarıyla ilgili.Herkes onun hakkında bir şeyler söylüyor, onu iyi, hem de çok iyi tanıyordu.Hakkındaen ufak bir şikayet yoktu;herkese selam verir, selamlarını alır, hallerini hatırlarını sorar, ihtiyacı olanın ihtiyacını giderirdi. Zaten bu yüzden sokaktaydı.
Mete SERTBAŞ namlusunu ona doğrultan hainlere karşı Elif gibi dimdik durmak için memleketini, milletini, mahallesini, sokağını, evini darbecilerden korumak için oradaydı.
15 Temmuz 2016 kara gecenin İstanbul’daki en şiddetli saatleriydi. Hainler iletişim ağlarını kesmek için Telekombinasına doğru yürüdüler,ulaşabilselerdi telefonla internet araçlarını kullanılmayacak hale getireceklerdi. İstanbul´da ve çevre illerde birbirinden hiçbir şekilde haber alamayan milyonlar düşünün,korkunç bir durum olurdu elbette. İşte Mete SERTBAŞo an çıktı sokağa.Olamazdı,yapılamazdı;bu ülkenin geleceği bu şekilde çalınamazdı, çalınamamıştı da.
Ancak Mete SERTBAŞdarbeci hain yüzbaşının kurşunlarıyla her gün yürüdüğü o yollarda, o kaldırımlarda şehit düşmüştü. Öyle ki hainler ona yardım etmek isteyenlere dahi izin vermemişlerdi. Ne yazık ki kan kaybından şehit düşmüştü ve bu vatan için canını feda etmişti.
15 TEMMUZ 2016 Kanlı Darbe Girişimi’nin aziz şehitlerinden sadece biriydi O.
Mekanı Cennet Olsun...
Vatan Sağolsun…